Gülşen Çolakoğlu, imam hatip liselilere yönelik sözleri gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılandı.
İlk duruşmaya, tutuksuz yargılanan Gülşen Çolakoğlu ve yaklaşık 30 şikayetçi katıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’nca hazırlanan iddianamede, 702 kurum ve kişi, müşteki (şikayetçi) olarak yer aldı.
Şikayetini geri çektiğini söyleyenler de salondaydı
“Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçundan yargılanan Gülşen Çolakoğlu, kimseye görünmeden mahkeme salonuna alındı.
Çolakoğlu’nun avukatlarından Celal Ülgen, yaklaşık 130 kişinin şikayet dilekçesini geri çektiğini dile getirdi.
Gülşen Çolakoğlu’nun özründen dolayı şikayetini geri çektiğini söyleyen kişilerden bazıları salonda hazır bulundu.
Avukatlar derhal beraat istedi
Gülşen’in avukatlarından Emek Emre, derhal beraat verilmesini ve hakkındaki tüm adli kontrol taleplerinin kaldırılmasını talep etti.
Gülşen’in diğer avukatları Altın Mimir ve Celal Ülgen de beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya katılan şikayetçilerin ifadeleri alındı.
Bir kısım şikayetlerini sürdürdü
Şikayetçilerden bir kısmı, özür dilemiş olması nedeniyle şikayetlerini geri aldıklarını belirtirken, bir kısmı da şikayetlerini tekrar ederek şarkıcının cezalandırılmasını istedi.
KADEM avukatları da “Şikayetimiz devam ediyor. Kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde halkın bir kesimini aşağılamıştır. Hedef alınan halk kesimi milyonları bulmaktadır. Cezalandırılmasını isteriz.” dedi.
Önder İmam Hatipliler Derneği temsilcisi de şikayetlerinin devam ettiğini belirtti.
Duruşma sonrasında tartışma çıktı
Dosyaya sunulan konser videosunun bilirkişiye gönderilmesine hükmeden mahkeme, Gülşen Çolakoğlu’nun avukatlarının derhal beraat talebinin ise reddine karar verdi.
Şikayetçilerin katılma taleplerinin ve tanık dinlenme taleplerinin sonraki celse değerlendirilmesine karar veren mahkeme, Gülşen Çolakoğlu’nun duruşmalardan bağışık tutulmasına da hükmetti.
Duruşma, 21 Aralık’a ertelendi.
Duruşma sonrasında, Çolakoğlu, çıktığı koridordaki kapı kapatılarak görüntü alınması engellenince tartışma yaşandı.
Kadın Meclisi üyelerinden destek
Öte yandan Gülşen Çolakoğlu’nun avukatlarından Celal Ülgen yaptığı açıklamada, “Gülşen maddi ve manevi olarak çok yıprandı bu davada. Mümkün olduğu kadar sessiz kalmayı ve yeni bir mağduriyete yol açmaması için bizden kaynaklanmaması için çaba gösteriyoruz.” dedi.
Kadın Meclisi üyeleri de Gülşen asla yalnız yürümeyecek pankartı açarak Çolakoğlu’na destek olmak için adliye önündeki meydanda duruşma bitene kadar bekledi.
Adli kontrol şartı kaldırıldı
Gülşen Çolakoğlu’nun avukatı Emek Emre aracılığıyla şarkıcının savunmasının bir kısmı mahkemeye sunuldu.
Savunma dilekçesinde, Gülşen Çolakoğlu’nun söylemini sahne arkadaşı Miraç Çelenk’e yönelik söylediği belirtilerek, mahkemede tanık olarak dinlenmesi için çağrılması talep edildi.
Davanın ilk celsesi, saat 11.30 sularında tamamlandı.
Ertelenen davada verilen ara kararla Çolakoğlu’nun adli kontrol şartı kaldırıldı.
Yurt dışına çıkış yasağının ise devamına karar verildi.
Videoyu ilk olarak paylaşan kişi tanık olarak çağrıldı
Gülşen Çolakoğlu’nun paylaşılan videolarının başı ve sonu kesilerek suçlayıcı gösterilmeye gayret edildiği de ifade edilen dilekçede, videonun kesilmemiş hali de mahkemeye sunuldu.
Videonun 24 Ağustos’ta TikTok isimli sosyal medya platformunda paylaşıldığı anlatılan dilekçede, videoyu ilk olarak paylaşan Emre Arslan isimli kişinin de tanık sıfatıyla çağırılması istendi.
‘Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu gerçekleşmedi’
Dilekçede, söz konusu konserin üzerinde 4 ay 1 hafta geçtiği, videonun neredeyse tüm vatandaşlar tarafından izlendiği ancak suçun en önemli unsuru olan açık ve yakın tehlike hususunun gerçekleşmemesi nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçunun da gerçekleşmediği vurgulandı.
Dilekçede, Gülşen’in sorgusunun alınması sonrasında adli kontrol tedbirlerinin tümünün kaldırılarak, diğer duruşmalardan vareste tutulması da talep edildi.
Gülşen’in savunması
Gülşen Çolakoğlu, 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada savunmasını ise şöyle yaptı:
“Suçsuzum… Yargılama sonunda beraat edeceğime inanıyorum. Bütün konu sahne içinde bir arkadaşımla şakalaşmamdan ibarettir. Sahnedeyken dinleyicilerimin arasına karışmak istedim. Kalabalıkta bu mümkün olmayacağı için sahnedeki arkadaşlarımdan birinden beni seyircilerin arasına taşımasını rica ettim. Sahnedeki başka bir arkadaşım, aramızdaki şakalaşma sebebiyle, “Seni İmam taşısın” dedi.
“İki kişi arasında geçmiş bir diyalog”
‘İmam’ da aramızda bu lakapla anılan Miraç’tır. Bu lakabın benim bildiğim özel bir anlamı yok. Böyle tanıdım. Sahne şovlarında da sıklıkla şakalaştığım bir arkadaşımdı. ‘Seni İmam taşısın’ sözü üzerine bu lakabın kelime olarak zihnimde kalıp olmasından ötürü, plansız ve hesapsız bir şakayla yanıt verdim. Sadece bir kişiye karşı, heyecanın getirdiği refleksle söylenmiş bir şey. İki kişi arasında geçmiş bir diyalog. Hatta şakamın sonu da “Kendisi” diye bitmektedir.
“Herkesten bütün samimiyetimle özrümü diledim”
Söylerken ne bir üçüncü şahıs ne de bir kesimi hedefledim. Diyalog o kadardı ve orada sonlandı. Seyirciye dönüp söylemedim, tekrarlamadım, alkışlatmadım. Dolayısıyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek bir davranış sergilemedim. Niyetim ve amacım hiçbir zaman bu olmadı, olamaz da… Üzerime atılı suçu işlemedim kabul etmiyorum. Sadece iki kişi arasında geçen bu söylem hedefe oturtuldu. Değerlerini rencide etmiş olabileceğim herkesten bütün samimiyetimle özrümü diledim.
“Oğlum, İspanya’da eğitim görüyor”
Defalarca kadınlığım, bedenim, anneliğim ve giyim kuşamım üzerinden sözel olarak saldırıya uğradım, hedef gösterildim. Paylaşılması manipülatif ve manidardır. Konser nisanda, videonun yayılması ise 24 Ağustos’ta… Videonun yayılması, gözaltına alınmam ve cezaevine girmem sadece bir gün sürdü. Manevi olarak çok orantısız bedellere maruz kaldım. 5 gün cezaevinde, 15 gün evde olmak üzere toplam 20 gün hapis cezası aldım. Asıl tutsaklığım çocuğuma kavuşamamam. Oğlum, İspanya’da eğitim görüyor. O benden mahrum, ben de ondan mahrumum.
“50 kadar konser iptal oldu”
Eşimin işleri nedeniyle ben ondan, o benden mahrumdur. 50 kadar konser iptal oldu. Bunların tazminleri gerekiyordu ve ödendi. Sahnede ve arkasında kalan arkadaşlarımın da mağduriyetlerini karşıladım. Yurt dışı yasağı nedeniyle oradaki konserlerime gidemiyorum. Yeni konserler planlayamıyorum. Bu mağduriyetimin giderilmesini istiyorum. Bunu ailem, iş arkadaşlarım için de istiyorum.
“Mesleki kimliğim ve duruşumun bir bedeli olarak mağdurum”
İki kişi arasında geçen bu diyalog nedense hedefe oturtuldu. Değerlerini incitmiş olabileceğim herkesten özür de diledim. Mesleki kimliğim ve duruşumun bir bedeli olarak mağdurum. Kadınlığım, bedenim, eşliliğim, anneliğim üzerinden defalarca sözel olarak linç ve istismara uğradım hatta hedef gösterildim ama yine de duygu ve düşüncemi yeri geldiğinde ifade eden biriyim.
“Konser 30 Nisan, videonun yayılma tarihi ise 24 Ağustos’tu”
Sahnedeki şaka, toplumsal duyarlılığımın bir uzantısı tezahürü değildi. Sadece iki kişi arasındaki şakaydı. Açıklama demeç bildirme amacı yoktu ama nedense öyleymiş gibi bir yere çekildi. Ayrıca zamanlaması ve yayılması bana göre manidar ve manipülatiftir. Konser 30 Nisan, videonun yayılma tarihi ise 24 Ağustos’tur. Arada 4 ay vardır.”
Aylık geliri
Gülşen Çolakoğlu kimlik sorgusunda ise lise mezunu ve müzisyen olduğunu, aylık ortalama gelirinin de 60 bin TL olduğunu belirtti.
Yurt dışı yasağına itiraz
Öte yandan Gülşen’in avukatı Emek Emre, bugün görülen duruşmada yurt dışı yasağının devamı yönündeki mahkeme kararına itirazda bulundu.
Üst mahkemeye gönderilmek üzere duruşmanın görüldüğü İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, yurt dışı yasağının devamı yönündeki kararın haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtildi.
“Müvekkil evladına ne diyeceğini bilemez durumdadır”
Dilekçede, “Yurt dışına çıkamam suretiyle uygulanan adli kontrol tedbiri isnat edilen suç ve alınması muhtemel ceza bakımından ölçülülük ilkesi ile bağdaşmamıştır. Ayrıca adli kontrol tedbirinin, seyahat hürriyetini bağlamanın yanı sıra annelik sorumluluklarını da ifa etmesini engellemektedir. Oğlu 3 yıldır İspanya’da eğitimine devam etmektedir. Yurt dışı yasağı nedeniyle küçük Azur annesinden, müvekkil de oğlundan hukuksuz şekilde mahrum bırakılmaktadır. Müvekkil evladına ne diyeceğini bilemez durumdadır.” denildi.
“Güvence teminatı ile değiştirilsin” talebi
Söz konusu yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması veya daha ölçülü bir adli kontrol tedbiri olan güvence teminatı ile değiştirilmesi talep edildi.
DHA’nın haberine göre değerlendirmeyi, olan nöbetçi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi yapacak.